Daha önceki iki yazımdan  gereksiz her türlü tüketime karşı olduğumu anlamışsınızdır. Motorlu taşıtların da aslında  hayatımızı kolaylaştıran “araçlar” olup,amaç olmadığına inananlardanım.

Yaratılmış ihtiyaçlar diye bir kavram var…bilirsiniz.

Hiç ihtiyacımız olmadığı halde,kendimizi kandırıp,inandırıp,çevre etkileriyle de sanki ihtiyacımız varmış gibi satın aldığımız bir sürü ıvır zıvırdan bahsediyorum.

Hepimizin evinde sadece eşya kalabalığı yapmaktan başka işe yaramayan,kullanmadığımız veya kırk yılda bir kullandığımız şeyler… Ama o eşyalar bize öyle bir pazarlanıyor ki,almamak imkan harici…herif birşey yapmış…birilerine satacak çaresiz….kim alacak?..elbette biz.

Bunun gelişmişlik ya da geri kalmışlıkla da bir ilgisi yok…Amerikalı da alıyor,Fransız da,biz de Çinli de.

Büyük abiler (dev küresel  holdingler) düşünmüş taşınmış…”ulan ne yaparsak da parası çok olana da az olana da satarız” demişler ve şöyle bir formül bulmuşlar;

Ortak bir platform yaparız, dış kabuğunu ve ufak detaylarını değiştirip geniş bir fiyat yelpazesiyle herkese satarız.

Özellikle otomobilde bu formül, hem maliyet düşürmüş,hem de yüksek satış rakamlarıyla çok başarılı olmuştur.

Yaşı 40 ın üzerindekiler ve otomobil meraklıları iyi hatırlar. Otomotivin altın çağı olan 1950 ve 60 larda her yıl…yanlış okumadınız her yıl bir önceki yılın modelinden apayrı bir otomobil çıkardı piyasaya. Özellikle de ABD bu işin lokomotifiydi. Demir çelik bol nasıl olsa…alan da var…kasabın yağı bol bulduğu gibi oralarına buralarına sürdüler…ta ki 70 lerdeki petrol krizine kadar.

1990 ların sonu ve yeni binyılda ise işler sil baştan oldu.

Girizgahta yüzeysel bir bilgilendirme yaptım ama hadise şu ;” bol keseden yapalım herkes mecburen alacak kafası” işe yaramayacağı için,şirketler önce başka büyük şirketlerle ortak oldu. Mesela Renault, Nissan la, Peugeot,Bmw ile, Mitsubishi, vw ile ortaktır. Bir de büyüklerin satın aldıkları ama ismini değiştirmeden kendi araçlarını ürettirdikleri vardır ki ona girersek çok dallanıp budaklanır konu.

Volkswagen de kendi çatısı altındaki lüks markalar Audi ve Porsche nin yüksek fiyatları sebebiyle şöyle  bir yol izledi;

Batmakta olan Seat ve Skoda yı alarak kendi teknolojilerinin uygulandığı fakat o markaların devam ettiği, dolayısıyla malzeme ve işçilik maliyetleri etkisiyle farklı fiyat etiketlerine sahip,herkesin alabileceği otomobiller üretmek…süper çözüm. Çok tuttu…inanılmaz satış rakamları var hal-i hazırda.

Sonuç;

Audi A3- Vw Golf ve Jetta- Seat Leon- Skoda Octavia aslında kabukları değişik olan aynı otomobillerdir. Tabii ufak tefek malzeme ve teknik detaylar dışında. bu platformun adı MQB.

Kullanılan materyal,işçilik maliyeti,ufak tefek yazılımsal farklılıklar ve marka imajına göre de benim listelediğim gibi listelenir ve fiyatlanırlar. En pahalı Audi,en ucuzu Skoda olmak üzere…

İki yıl Vw Jetta nın 1,6 dizel otomatiğini kullandıktan sonra, bir İzmir seyahatini aynı motor ve vites kutusuna sahip Octavia ile yapma fırsatı buldum. Jetta 2012 moeldi, Octavia 2015 model…

Hiç işin teknik detaylarını yazıp kafanızı daha fazla ütülemeyeceğim…merak edip alacak olan zaten showroom lardan ve internetten bunları öğrenmiştir.

Ben çoğumuzun olduğu gibi ortalama bir kullanıcı gözüyle arabayı kısaca anlatacağım.

Octavia bir kere Jetta dan daha büyükmüş hissi veriyor dıştan bakınca,oysa boyları aynı 4659 mm.  genişlikleri de neredeyse aynı olmakla beraber Octavia 36 mm. daha geniş.  Ama en önemlisi Octavia Jetta dan 82 kg.daha hafif ki; bire bir aynı makine,güç  ve vites kutusuna sahip iki araç için hafiflik avantaj tabii ki.

maxresdefault

Jetta da sanki fazladan bir kişi taşıyormuşsunuz anlamına geliyor bu durum.

Artık McDonalds da yenen bigmac gibi standart olan birşeyden  bahsediyorum…1.6 tdi Vw makinesi derken.

105 beygire 82 kilo daha fazla yük koyarsan ne olursa burada da o olur sonuçta.

Onu deneyecek kadar bastıramıyoruz elbette ” memleketimin güzide dÜPle yollarında”. 20 km.de bir radarcı amcalar bekliyor çünkü kenarda. Gittiğimiz hız 100-140 km/h arası. Onu da zaten 50 beygirlik araba bile rahatlıkla yapar. Bence Jetta dan en ufak farkı yok Octavia nın.

Pürüzsüz asfaltta konfor ve yol tutuş şahane ancak gidiş yönüne dik kasislerde hatta “yarım parmak” kalınlığında boyalı şeritlerde “süspansiyon tepinmesi”  tabir edilen şeyi yapıyor ve siz bunu içerden hissediyor ve duyuyorsunuz.  Bu sınıftaki otomobillerden elbette Bmw 5 serisi ya da Mercedes E serisi konforu beklemiyoruz ancak bu durum örneğin Audi A4 te yaşanmıyor.

Bununla birlikte Jetta da da bu kadar olmamakla beraber aynı durumu yaşadığımı da söylemek isterim.

Octaviada 568 litrelik koskoca bir bagaj var (Jettada 510 litre) …üstelik bagaj kapağı arka camla birlikte kalkıyor. Burada da Jettadan farklı bir dezavantaj var. Jettanın bagajını kapatırken çok fazla ses duymuyorsunuz ama Octavia nın ağır ve camlı kapağını hafifçe kapatsanız bile “güüümmm” diye kapanıyor.Çünkü arada sizin sesi duymanızı engelleten bir bariyer yok…bagaj kapağı hatchback otomobillerde olduğu gibi malum…çok sıkıntılı ve dert edilecek birşey değil bu.

Buna karşın,kapak camla birlikte kalktığı için yükleme ağzı çok geniş…ne yüklersen yükle yani 🙂

Sürücü için tek enayilik,cam açma düğmelerindeydi. Ön cam düğmeleri  kapı kolu tarafından bir miktar perdeleniyor (arka cam düğmelerinde sorun yok). Elinizi bakmadan düğme grubuna götürünce önce bir arka camları açıyorsunuz,sonra ön camları…:) 🙂  ama alışınca böyle bir hata olmuyor.

maxresdefault (1)

İçerdeki malzeme kalitesi gayet iyi,kalorifer ve klima performansı mükemmel,gösterge tablosu hatasız, yol bilgisayarında her türlü bilgi mevcut. Hatta yağ sıcaklığı gibi gereksiz bilgiler de…Banka emeklisi Hurşit bey ne anlar yağ sıcaklığından? Çok da umurundaydı onun yağ kaç derecede acaba? 🙂 🙂 Balık mı kızartacak sanki o yağda ?

maxresdefault (2)

Çok güzel ve hassas çalışan bir dokunmatik ekranlı müzik sistemi koymuşlar. Kusur bulmak neredeyse imkansız.

Gelelim yakıt tüketimine;

Kurallara ve yasalara uygun kullanırsanız, şehirlerarası yolda 4.0 -4.5 litre arasında mazot yakıyor. Şehir içinde de 5.5 litreler civarında…

Zaten kırmızı ışıkta durunca kendi kendine stop ediyor araç…ayağınızı frenden kaldırınca tekrar çalışıyor. Bu start-stop sistemini isterseniz bir düğmeyle iptal edebiliyorsunuz.

Şimdi bu Vw grubu DSG adında bir otomatik vites sistemi kullanıyor ya hani…7 ileri…2011-2012 de bu şanzımanın ilk versiyonları berbat ötesiydi…yokuşta geri kaçırır, “D” modunda düz yolda durdunuz kalkacaksınız…freni bırakınca ilerlemez,ille de gaza basman gerekir,kafasına göre vites yükseltmez…motoru bağırtır…tiptronik moduna alır vitesi sen yükseltirsin…bir yere yanaşacaksın geri geri…arka tekerleğin önünde hafif bir yükselti vardır…ama hemen arkada da duvar…frenden kaldırırsın ayağını…hareket etmez…gaza bassan fazla gelecek duvara vuracaksın…ızdıraptı…

Son versiyonlarda bu sorunların hepsini çözmüşler. Ne yokuşta geri kaydırıyor,ne vites yükseltip alçaltmakta tereddüt ediyor…hatta vites değiştirdiğini bile anlamazsınız…o derece yani…klasik tork konvertörlü otomatikler gibi ayağı frenden kaldırınca hafifçe yürümeye başlıyor vs…

Vw in tüm markalarında bu böyle…mükemmele yakın bir vites kutusu mevcut.

Son olarak fiyat mevzuu;

Benim kullandığım Octavia 75.900 TL iken  aynı donanımda olan Jetta 85.300 TL.

Satın alacak olsaydım kesin olarak Octavia yı tercih ederdim.

Bana göre aradaki 9 küsur bin liralık fark imaj ve marka değerinden başka birşey değil.

Malum…imajla markayla alakası olmayan rasyonel  adamım…verdiğim paranın karşılığında aldığım şeye bakarım…aynı mala ne diye 9 bin daha fazla ödeyeyim ki ?

O “imaj” olayının da hastasıyım zaten…onu da başka bir yazdıda anlatırım artık…ama herkesin zevki başka tabii…karışmak bize düşmez. 🙂

Hoşçakalın.