Sevgili okurlar, amann yaa okur demişim, sevgili dinleyiciler…

Ay ne hoş yaa valla billa, hep elalemin gastelerine, elalemin radyolarına böyle hoş geldiniz der dururdum, hayatımda ilk kez kendi radyomda merhaba filan diyorum. Bunun hazzını anlatmama imkan yok.
Hay Allah keşke beyaz eşya dükkanını açanların açılış günü kokteyllerinden yapıp balonlar filan koysaydım kapıya.
Neyse.
Şimdi efendim, bendeniz ilk kez dikili bir ağaç sahibi oluyorum.
Sanal bir ağaç da olsa, ağaç ağaçtır.
Bu radyo hepinizin destekleriyle oldu. Bu radyo kapitalizmin kösteklerine rağmen oldu.
Bu radyoya öyle güzel destek oldunuz ki resmen defalarca ağlayasım geldi, hatta bazen yaptığınız maddi yardımlarda utancımdan, bazen de sevincimden ve sizin samimiyetinizin verdiği sevinçten ağladım.
Gece gündüz, hiç bir şekilde maddi beklentisi olmadan sitemize görsellerini yetiştirip aynı zamanda benim aşırı dep zamanlarımda kendi depleriyle beni rahatlatmaya çalışan Zeynep Pak’a sitemiz görsellerini oluşturduğu için aşırı teşekkür ederiz. Kan şekeri düşüp gözleri kararınca hafif arızaya bağlasa da, müthiş hızlı ve yaratıcı biri. Tek bir saniyesini bile boşa harcamayan, hayran olduğum insan çeşidinden. Üretmek, forevır üretmek. İşte benim hayat felsefem. Teşekkürler aslan parçası, hatta aslanın ta kendisi! Kusura bakmayın Gassaraylılar ama böyle.
Radio Fil’den Serkannnn dana nanaannnn…
Başından beri gecenin ya da sabahın kaçı olursa olsun “Aliyoooo Serkan olum uyann zıçtııık, yayın kesildiii, el at allaanaşkına” dedik. Ve bişey diyim mi, o kadar kan kusturduk, Serkan’ın tek bir sert sesine ya da bıkkınlık hissettiren tonuna rastlamadık. İnsanlık dediğin böyle olur. Radiofil.fm’e nasıl bir teşekkür, anlatamam. Ama Serkan biraz garip biri, bu kadar da sabır olmaz ki be kardeşim, ne oluyoruz, kaçıncı havarisin sen, radyo cini misin, kaç kuluvallah bir elhamsın, bilelim de ona göre önümüzü ilikleyelim, korkarım ben böyle Yüzüklerin Efendisi kıvamından. En fazla Heri Potur potur olabilir.
Ve Müjde Yeşilova… Veee Enes Tüüüüürk… Fiyuuuuuuu!!!
Sitemizin son şık ve havalı halini onlar yaptı. Zeynep çizdi, onlar yazılımdı, fikirdi, tükkandı, youtube’dı, google’dı, artık aklıma gelmeyen ve gelse de aklımın almadığı ne varsa Enes yaptı. Zaten Enes elektronik bölümünden burslu mezunmuş. Nasıl temiz çocuklar size anlatamam. Müjde keza, mesela bu yazıyı yazdığım gün Müjde ile Enes bize, İzmir’e, online radyomuzu yayına sokmaya ve son düzeltmeleri yapmaya geldiler (onlar manita ve yakında evleniyor,) Toni ile Enes evde siteyler ilgilendirler, biz de Müjde ile Kemeraltı’na gidip online radyomuzun açılışı için tef alalım dedik (ki, bu fikir Müjde’den geldi,) “Üzerine resim çizip Tükkan’da bağımsız radyomuzun açılışında destek olmak isteyenler alıp Toni enişte gibi espri yaptıklarında tırrr tıss yapsın” dedi. Sonra ben Kemeraltı’nda tef satıcısı adamla suratsız olduğu için kavga çıkardım ve nasıl olsa başka yerde buluruz koca Türkiye’de bir tek bu dükkanda mı var diye toz bulutu halinde bağrış çağırış çıktım dükkandan. Ve evet, koca ülkede bir tek o dükkanda varmış, sonra ben sokağın başında gizlendim, Müjde gidip aldı tefleri ve o kadar zeki ki, adama özür bile diletmiş.
Yani diyorum ki, çok sevinçliyim. Sadece kendi bağımsız radyoma kavuştuğum için ya da istediğim gibi sansürsüz konuştuğum için değil, bunca yıl değirmende taş öğütmediğim için.
Zamanla dost oldum yahu, daha ne olsun? Sizleri tanıdım, daha ne olsun?
Sahi…
Toni…
Ah Toni… O olmasaydı bu radyoyu asla açamazdık. Benim gibi lagar biri kalkacak da organize olacak, tek başına sabahın köründe konuşacak, milletin başına eriyecek.
Toni bizleri organize etti, hepimizi sakin ve bilge konuşmalarıyla yavaşlattı, ritme kavuşturdu.
Çok kavga etsek de ve inşallah sonsuza kadar birbirimizi severiz ama Allah korusun diyelim bir gün ayrıldık ama yok yaa ben o zaman zaten erkek düşmanı olur ve annemler gibi evde tek başıma Aliye Rona kafasına girerim.
Haydi arkadaşlar, şimdi o kurumsal radyolardan kanımızın hesabını soracağız ve bağımsız radyomuzu el birliğiyle kulaktan kulağa yayacağız.
Kanımızı yerde komayın. Biz işsiz gezen radyocuların kanlarını. Yerde komayın.
Adımız Hıdır, son sözümüz spor yazarları gibi şudur: “Bizi dinle, kulağından konuş!”