Ayça Toni ile birlikte olmaya başladığı zaman çok iyi hatırlıyorum “ Gönül yolculuğunda son durak olur inşallah “ demiştim. Yıllar önceydi, ikimizin de yorgun ve sabırsız olduğumuz günlerdi ve bu haber Ayça kadar beni de mutlu etmişti. İkisi de heyecanlı ve uyumluydular, ilişkilerinin uzun vade olacağı o ilk günlerden belliydi. İşte bu duyguyu çok seviyorum. Biriyle tanışırsın ve kendiliğinden biliyor olursun neler olacağını. Hesap kitap yapmana gerek yoktur. Her şey tabak gibi ortadadır. Görünen köy kılavuz istemez durumu. Bazen de yaşayacaklarını bildiğin halde, göz göre göre girersin olmayacak bir şeyin içine. Yalnızsındır, canın sıkılmıştır, hareket ve heyecan istersin. Hayal kurmak güzeldir o zamanlarda. İçinden bir ses ya olursa der durur hep. Acele etme, hemen karar verme, kestirip atma, dene, bir kere daha dene, olmazsa gene dene, son bir kere daha dene, vazgeçme, olacak,
biliyorum, inanıyorum dersin kendi kendine. Zaman geçer, olmayacağını ilk günden bildiğin halde garip bir inatla sürdürürsün. Dışarıdan bakılınca her şey çok güzeldir, işler yolundadır ama içeride başka bir yalnızlık vardır. Yalnızken zaten yalnızsındır ama bir ilişki içinde yalnız olmak tarifsiz bir durumdur.
Sanıyorum günümüz ilişkilerinde en sık rastlanan sorun ve durum bu. İnsanlar sırf yalnız kalmamak için kendilerinden vazgeçmeyi göze alıyorlar. Hele yaşlar biraz ilerleyince, hayattan yeterince darbe aldıysanız eğer, yaralarınız çoksa, savunma mekanizmanız ve duvarlarınız yükseldikçe yükseliyor ve her defasında daha kapalı, daha bencil ve daha kendinize dönük bir ilişki arar oluyorsunuz. Kimse sorumluluk almak istemiyor. Herkes kendi huzuru ve rahatı peşinde.” Biz” olmak isteyen kimse yok. Çünkü cesaret edemiyorlar. Paylaşmaya lüzum görmüyorlar. İyi vakit geçirmek yeterli oluyor. Bir ilişki içinde tabii ki bunlar da lazım ama sadece iyi vakit geçirmek üzerine kurulu bir ilişki eninde sonunda bir tarafın duyguları üstüne çöküyor. İyi vakit geçiren kişi bir süre sonra çekip gidiyor, kalan da kendini suçlayıp duruyor.
Dün beni dehşete düşüren bir şey öğrendim. Bu hikayede ben erkek tarafıyım. Arkadaşım olan erkek bir süredir bir kadın ile birlikte. Arkadaşımın ilk evliliğinden iki kızı var ve ağır bir boşanma geçirdi. Kız bizimkinden 3-4 yaş büyük ve daha önce hiç evlenmemiş. Arkadaşımın kızları ile iyi anlaşıyor ve yaş itibari ile kendi çocuk sahibi olması imkansız. Bizimkinin kızlarını sahiplenmiş durumda. Arkadaşım da bu durumdan memnun. Kendisini seven ve kızlarına iyi bakan, eli yüzü düzgün bir kadın sonuçta. Neyse işte bu çift, resmi nikah olmadan eşe dosta göstermek için bir evlilik partisi yapacaklarmış. Nikah olmayacakmış ve birlikteliklerini bir şekilde etrafa karşı resmileştireceklermiş ve birlikte yaşamaya başlayacaklarmış. Duyunca inanamadım. Nasıl yani dedim. Neyin kafasında bunlar. Ne gerek var böyle bir şey yapmaya. Kadıncağız ne durumda ki, bizim oğlan lütfedip böyle
bir çözüm bulmuş olaya. Gene yaşayın aynı evde, gene herkes bilsin ilişkinizi ama evlilik partisi de ne oluyor. Madem oluyor, o zaman gidin adam gibi evlenin. Bana çok saçma geldi bu durum ve bir kadın olarak gerçekten çok üzüldüm. Bir kadın nasıl kendini bu duruma düşürür diye. Nasıl kabul eder bunu diye. Sonra anladım ki, arkadaşımı hayattaki son şansı sayıp, bu saatten sonra başkasını bulamam korkusuyla ve onu kaybetmemek için kendi kendine evcilik oynamaya razı olmuş. Yeter ki ilişki bitmesin ve etraftaki baskılar bitsin diye bu duruma razı gelmiş. Bilemiyorum, bana çok saçma geldi. Eleştirmek te istemiyorum aslında ama hayatta yalnız kalma korkusu bu şekilde dışarı çıkmamalı bence. Bizim oğlan rahat tabi, sıkıldığı zaman çekip gidecek. Kadınla birlikte oluyor ama sonuna kadar gitmiyor, gitmeyeceğini söylüyor, kadın da kabul ediyor. Çok merak ediyorum bu işin sonu ne olacak.
Ben de yalnızım. Yalnız kaldım ve yalnız bırakıldım. Ama hiç büyük konuşmayayım, benim de bir kız çocuğum var, bu tarz bir ilişki içinde olmaktansa sonsuza kadar yalnız kalmayı tercih ederim. Bir kadın koynuna girdiği bir adamın yanında kadın olduğu hissetmeli. Bu iş sadece yatakta olmaz. Adamın bir bakışından, tek bir sözünden, bir gülüşünden bile olsa hissetmeli. Anlamak yetmez, hissetmek gerek.
Diyeceğim o ki, kendimizi kandırmayalım hanımlar. Hepimiz her şeyi biliyoruz aslında. Birlikte olduğunuz kişinin yanında ne hissediyorsanız gerçeğiniz odur. Patlayana kadar sevseniz dahi, adamın size ne hissettirdiğidir günün sonunda elinizde kalan. Belki de o yüzden hep denir ya mutlu olmak için seni sevenle birlikte ol diye. Vardır elbet bir bildikleri diyerek selamlıyorum hepinizi…