İnanın değerli dinleyici dönmesi okur, insan kendi söküğünü dikemez derler ya, ayyynen öyle. Yahu kurmuşsun aslan gibi internet sitesi, neden yazmazsın.

Öncelikle yazımızın başından kısa bir süreliğine aranızdan ayrılacağımı, iki dakika sonra aranıza geri döneceğimi söylemek isterim. Siz de bu arada şu resmi inceleyin.

maslow-ihtiyaçlar-piramidi

Eveet, tekrar aranızdayım. Tırnaklarımı kesmeye gittim. Yazının başından sizi rahatsız etmemek için çaktırmadım ama tırnaklarım faraş gibi iki yana doğru genişleyerek uzamıştı ve ben de radyo stüdyo masamızda her daim duran iki boy tırnak makasından küçük olanı seçip bahçede tırnaklarımı kestim. Hiç bana asil ayaklarına yatmayın, yok efendim iğrenmişmiş de, efendim midesi kalkmış da, aman efendim hiç öyle bilmem ne de. Hepimiz yeri geliyor tırnaklarımızı kesiyoruz. Mesela yazı yazmadığım zamanlarda noterlere gittiğimde tırnakları kırmızı ojeli ve uzun olan, ağzında cak cak sakız çiğneyen daktilocu kadınlara felaket özenirdim. Her zaman onlar gibi sakız çiğneyerek uzun ve kırmızı tırnaklı olmak isterdim fakat olmuyor. Ben yapamıyorum. Bir de pantalon giyerken filan tırnak ters dönüyor. Bakın şimdi benim de içim kalktı işte ıyyyyyy çok fena yaa.

Hayatta iki şeye daha özenirdim. Bunlardan biri yine oldukça feminen; kolda şıngırdayan bilezik sesi. Fakat ağızda yine çatır çatır arasından hava kabarcığı ezme sesi çıkaran sakızlardan olacak. O bilezikler ve ağızda çatırdayan sakız ile mesela bulaşık yıkamak, mesela yemek yapmak. Ama yine iş pratiğe gelince iğreniyorum ev işi ve temizlik yapmaktan. Allah kahretsin çok sinirlerim bozuluyor ev temizliği yaparken. O kadar sinirleniyorum ki, bir tane bulaşık makinesi ve bir tane de süpürge kırdım sinirimden. Mesela elektrik süpürgesi burnunu kapılara dayar odadan içeri girmez ya da bir sandalyeye yazlanır filan, neyse canınızı da sıkmak istemiyorum.

Üçüncü özendiğim konu ise pazarcı olup patates ve soğan satmaktı. Özellikle de soğan. Eğri büğrü olmuş aliminyum çanağa soğanları hışır hışır ettirerek koymak ve tarttıktan sonra torbaya boşartmak ve parayı da alıp önlük cebime atmak. Sonrası kolay, yapmadığımız iş değil, “Giyeel giyeel, Karacabey soğanı bunlar” diyerek bağıracaksın pazarda. Bu da özendiğim üçüncü şeydir bu hayatta.

Gördüğünüz gibi hayattan fazla bir beklentim yok. Eskiden hayattan neden beklentim yok diye hafiften depresyona giriyordum fakat bir iki haftadır bunun güzel bir şey olduğuna uyandım. Ulen dedim, allahsız, daha ne istiyosun, millet hırsından çatlıyor, hayatı dar ediyor kendine. Ne güzel işte keyfini çıkar.

Her neyse sevgili okur arkadaşlar.
Toni enişteniz ben bu satırları yazarken arka mahallede bizim Pırtık’ı döven köpekler Çıtçıt ve Toprak’ı dövmek için kahveden adam çağırmayı düşündüğünü söyledi.

Ben en iyisi annemin yanına gideyim değerli arkadaşlar. Şu sitemizin çok ziyaret edilmesini  sağlayacaksa yemin ederim her allaan günü yazı yazmaya razıyım. En önemli mesele burada konu bulmak. Bu konuda da sizlerden bir ricam olacak. Bana bu yazının sonuna yorum yazarak hangi konulara parmak basmamı istediğinizi yazabilirsiniz. Hatta bence biraz da Gönül Aplalık yapayım ve dertlerinize çare yazayım. Bu şekilde afedersiniz ske ske yazı yazmış, bağımsız radyomuzu da daha çok ziyaret edilen site haline getirmiş oluruz.