Şu andan kastım şu anlar. Şu anlardan kastım da onun bunun mevzu anlaması değil şu yaşadığım üç beş dakikada cereyan eden son derece sıradan olaylar zinciri: Karşı evden gelen ve belli belirsiz sinir bozacak kadar iyi yalıtılmış evimizden dinlediğimiz demir kesme sesi ve demiri kesen ile onun çalışma arkadaşlarının hiç merak etmediğim konuşmaları, önlerinden hayatın kimsenin düşünmediği şekilde yıllardır bu anı beklercesine yollarımızın kesiştiği ve hiç birimizin, sürenin bile umurunda olmadığı, sokağımızdan geçen bir araba, arada korolarda tize çıkarak dikkat çekmek isteyen sopranolar gibi sesini yükselten demirci ustasının çalışma arkadaşlarından bir herif, okuldan eve geldiğim yıllarda ev huzuru denilen şeyi bana hissettiren gün batımının maviye çalan ve evimizin dört köşesine yayılan iddiasız rengi ve o renge uyumlu bir soğuk sessizlik, o sessizliğe iştirak eden ve bırak bozulmasını, evin sessizlik ahengini daha da koyulaştıran bir horuldama sesi (bu ses Toni’den.)

İşte bütün bu anları evde otururken dikkat kesileyim de, bir nevi meditasyon yapayım diye yazayım dedim.

Meditasyonda nefesini sayarsın, attığın adımların hangi ayağın ile atıldığını, nefesinin ne yollar katettiğini incelersin ve düşüncelerin sadeleşir. Bu anları yazmak da bana o anı incelemek, içindekileri teker teker ortaya çıkararak düşüncelerimden uzaklaşmak gibi geldi işte.

Şu an bir tuvalet molası vermek ve dönüşte yazmaya devam ederek, değişen algımda neler meydana gelmiş, bir bilim insanının dikkatiyle incelemek istiyorum.

Döndüğümde karşı eve tadilat yapan ustalar paydos etmiş balkon kapılarını kapatıyor, Toni uyanmış, fırındaki yemeği kontrol etmiş, pişmeye yakın olduğundan sanırım, salataya yağını limonunu koymaya başlamıştı.

Bense aklım sessizlikte, az evvel anlatırken huzur duyduğum o anlamsız meşgalelerde kalmış, akşama henüz kendimi hazır hissetmiyor olmama karşın aniden akşam çökmüş, evin içini doldurmuş elektrik mavisinin yerini, hazır olduğunda ince detaylarına girersen kendine has bir huzur barındıran sarı ampul rengi geceyi doldurmak için sabırsızca sırasını bekliyordu.

Ve Memo yemek ne zaman hazır olur diye sordu, Toni Ayça hadi yemeğe diye seslendi.

Ve gece!