tumblr_nmwo5yl8bJ1s6hfaho1_540

Büyük büyük Amcam Vladimir Lev Baltazar.

Kendisi maalesef cok tanınmamış bir oyun yazarıdır. Bunun nedeni oyunları arka arkaya sahnelendiği ve tiyatro camiasinda yukselişe geçtiği  sıralarda yakalandığı  Anatidaefobi hastalığıdır. (Anatidaefobi kişinin nerde ve nezaman olursa olsun bir ördek tarafından izleniyor olma korkusu olarak tanımlanır.)*

Büyükbüyük amcam  bu hastalık yüzünden evinden çıkamaz hale gelir, hatta evine bir panik odasi bile yaptırır. Yazılarını yazarken birden bire ‘vakvak’ sesleri duyduğunu iddia ederek kendini bu panik odasına kapattığı için hiçbir oyununun sonunu getiremez ve yazarlık hayatı son bulur. Geçim sıkıntısı çektiği günlerde sanatı ve sanatcıyı destekleyen dostu Kont Travenian yardımına koşar, isterse yapacağı Avrupa Seyahati sırasında şatosuna bekçilik yapabileceğini, gözlerden uzak, son derece sessiz sakin olan bu şatonun ona iyi geleceğini soyler. Tekrar yazmaya baslayabileceğini ümit eden büyük büyük amcam bu teklifi hemen kabul eder ve uzun surecek  zorlu bir kışın başında şatoya yerlesir.

Sessizlik ve huzur içinde geçen ilk aydan sonra yazmak icin tum cesaretini toplayan Baltazar, çok geçmeden geceleri bir takım sesler duymaya baslar. Seslerin ördek sesi olmadığından emin olmakla birlikte kurnaz hayvanların onu şatodan dışarı çıkarmak icin oyun oynadıklarına inanmaktadır. Elinde tüfeği şömine başında geçirdiği geceler boyunca dışarı çıkıp ördekleri yakalamakla evde saklanmak arasında bocalar durur ancak sesler gittikçe çoğalmaktadır. Uykusuz geçen üç haftanın sonunda çıldırmanın eşiğine gelir.Nihayet cesaretini toplayıp  seslerin kaynağını anlamak için  yaşlı bir ağacın kütüğüne saklanarak pusu kurar. Gece yarısı  gördüğü manzara Baltazarı şok eder: Ayışığında parıl parıl parlayan göl bir anda çığlıklar atarak uçuşan yarasalarla dolmuştur. Yarasalar gölün sularına dalar dalmaz insana dönüşmektedirler. Birkaç gece izledikten sonra bunların kan ayini yaptıktan sonra göle yıkanmaya gelen vampirler olduğunu keşfeder. Bununla ilgili müthiş bir oyun yazabileceğini düşünür. Yakalanırsa  kanını emeceklerinden korktuğu icin kendisine bir yarasa maskesi diker ve geceleri bunu takarak vampirleri izlemeye baslar.

Ne yazık ki hayalini kurduğu oyunun yazarı degil kurbanı olacaktır. Çünkü vampirlerden birine amansızca aşık olmuştur. Bu vampir komşu şatoda yaşayan Kontes Elizabeth Bathory dir.**  Yanındaki diğer vampirler de kontesin hizmetkarlarıdır. Kontes gencliklerini ve guzelliklerini alacağına inandığı icin yüzlerce bakire kızı öldüren cani ruhlu bir kadındır. Genç kızların kanlarını içen, maske yapıp yüzüne süren kontes aynı zamanda bir büyücüdür ve gençlik vereceklerine inandığı için sadece hizmetkarı olan genç erkeklerle birlikte olmakta, yaşlandıklarında onları gümüş kazıklarla öldürmektedir. Baltazar cesaretini toplayıp aşkı uğruna yalvarmak için kontesin şatosuna gider ve ilan ı aşk eder. Kontes Bathory büyükbüyük amcamın kır sakalını göstererek hizmetkarlarının önünde onunla acımasızca dalga gecer. Bununla da kalmaz büyülerinden birine başvurarak onun zayıf yanını görür. Hizmetkarlarını birer ördek kılığına sokan acımasız kadın büyükbüyük amcamı bu ördeklere gagalaya gagalaya kovalatır.  Baltazar bu travmayı atlatamaz. Şatoya döner dönmez yarasa maskesini takar, ayağına kocaman bir taş bağlar ve kendini gölün sularına bırakır.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Anatidaefobi

** https://tr.wikipedia.org/wiki/Elizabeth_B%C3%A1thory

tumblr_nmmz0dMU8o1s6hfaho1_400

Büyük büyük büyük Anneannem Lady Margaret Volverine.

Temmuz 1553 te hiç istemediği halde tahta çıkarıldı.Tahtta kaldığı süre boyunca ülkenin gözde bilim insanlarıyla biraraya gelerek rüyasında gördüğü uzay yelkenlisini yapmaya çalışti. Bu yelkenliyle aya giderek yanında getirdiği en zeki dünyalılarla yeni bir yaşam kurmayı planliyordu. Bu amaçla “Kim Giyotinde Ölmek İstemez?” adlı bir bilgi yarışması düzenlemiş ancak bizzat kendisinin hazırladığı sorular ayın karanlık tarafıyla ilgili olunca kopan sayisiz kelleden baska bir sey elde edememisti. Yelkenlisinin inşaati için saray eşyalarını spotçulara, toprakları komşu krallıklara satmaya kalkınca aile üyeleri tarafından apar topar tahttan indirilmistir. Hapsedildiği kulede çağının çok ötesinde bir bilim kurgu olan “interstellar” adlı yapıtını  tamamlamış ancak kitabı ölümünden sonra karanlık güçler tarafından çalınmıştır.

tumblr_nmmynsFIq21s6hfaho1_1280

Dedem Raj Khan Shanti Travolta

Dedem yürümeyi yeni yeni öğrenirken arkası üstü düşüp kafasını yere çarpmıs. Bu darbeden sonra yürümeyi bırakıp dansa başlamış. Uyuduğu anlar haricinde sürekli dans ediyormuş. Askerlik yaşına gelince evdekileri bir telaş almış. Çünkü dedemin herhangi birinin emriyle hazır olması ve rahat denilene kadar sabit durması mümkün değilmiş. Oğlumu döve döve gerizekalı yapacaklar diye korkan annesi dayanamayıp altınlarını bozdurmuş ve dedemi Amerika ya göndermisler. Dedem önce hiçbir işte dikiş tutturamamış. Markette, pizzacıda, benzincide..sürekli dansettiği için patronlarını deli ediyor, üç güne kalmadan kovuluyormuş. Derken bir oto yıkamacıda iş bulmuş ve tesadüfen oraya gelen şovbiznız kralı tarafından keşfedilmiş. Adam dedemin kendine has tarzını o kadar beğenmiş ki hemen Vegas ta bir iş ayarlamış. Dedemin ünü bir anda tüm Amerika ya yayılmış. Hayranlarından biri Texas lı bir petrol kralının kızı Suzy Travolta ymış, ilk goruste aşık olup yıldırım nikahiyla evlenmişler ve babam doğmuş. Bir dans filmi projesi uzerinde calışan ünlü bir yönetmen dedemin stiline bayılmış ve filminde oynatmak istemiş. Dedem cok istese de asker kaçağı olduğu için meşhur olursam yakalanırım diye korkmuş. Yönetmen ne yaptıysa dedemi ikna edememiş, çaresiz bir dublör tutmuşlar. Dedem dublörü eğitmiş, figürlerini stilini herşeyi öğretmiş. Dublör dedeme saygısından onun soyadını kullanmaya karar vermiş ve Grease adlı filmde John Travolta ismiyle dünyayı sallamış. Bu büyük başarının ardındaki gerçek isim olduğunu açıklayamayan dedem bunalıma girip kendini alkole vermiş. Tam bir hız tutkunu olduğundan her zaman motoruyla gezermiş. Bir gün çok içip yagmurda motoruna atlamış. Kaza ani ve şiddetli olmuş. Motorun üzerinden uçan dedem kafasını yine yere çarpmış. Hastanede kendine geldiğinde artık dansetmiyormuş ama Urduca konuşuyormuş. Suzy e, Hindistan daki evinden ekmek almak için çıktığını, karısının cok merak edeceğini gözyaşları icinde öyle bir anlatmış ki Suzy dayanamayıp onu Hindistan a götürmüş. Dedemin tarif ettigi ev ormana yakın terkedilmiş bir evmiş ve içinde sadece maymunlar ve bir keçi yaşiyormuş. Dedem “karicigim affet beni geciktim” diye koşup keçiye sarılınca Suzy, “ohooo ben kaçtım hacı” diyerek hemen Amerika ya dönmüş. Dedemin bize son gönderdiği fotoğraf hacca giderken çekilmişti. Arabistan da yetkililerle görüşüp kurban bayramlarında hayvan kesmeye son vermelerini isteyeceğini aksi takdirde müslümanliktan istifa edip budist olacağını yaziyordu.