tu hum it mey konsörn,
Okulumun güzel sanatlar fakültesi ve öğrencileri, lokmanın bu denli hypsterize edilmediği bir kültürel iklimde, rahmetli Zaha Hadid’e bu taraftan lokma ısmarlayarak gönlümü kazanmışlardı her ne kadar okulun akademik yükümlülüklere dair sızlanmalarını kimi zaman abartılı bulsam da. Belki de programda da belirtildiği gibi o sergilerle Balçova’da adeta Pratt Institute havası oluşturulmasına gizli gizli haset duyduğumdan böyle düşünüyorumdur : )
İkinci olarak, titrerim mücrimmmm gibi düşündükçe siyasal islama heder olan 20 i yaşlarıma! Kişisel olarak 2016’da mezun olduktan sonra erken 2000’lerin ki benim ortaokul lise dönemlerime denk düşüyor, yüksek öğrenimde olmak için göreli olarak iyi bir dönem olduğunu düşünmeye başlamıştım. Zaten bir müzik bloğunda (manyetik bant) Akbank Caz Festivali’nin Edirne ayağına dair gözlemlerin yer aldığı yazıda da benzer şeyler dile getirilmişti. Linki de şöyle iliştireyim: https://manyetikbant.me/akbank-caz-festivaliyle-kampuste-caz-edirnede-guz/
Aaaa asıl bahsetmem gereken noktayı unutuyordum. Ben bu programda emeği geçen herkese teşekkür etmek istiyorum. tam bir kaygı fırtınası halinde geçen tez yazma sürecimin özellikle son birkaç ayında programı dinlemek daha iyi hissettirdi beni. Şayet enstitümün tez yazım kurallarında acknowlegment kısmı olsaydı orada da belirtecektim : )
Alkışlarla yaşıyoruz. Alkışların önemine ise Jim Jarmusch’un “Only Lovers Left Alive” filminin,
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin geçerliliğinin vampirleri de kapsadığını belirttiği müstehzi sonunda tanık olmuştuk.
En azından birinin iyi hissetmesine aracılık ettiğimizi bilmek, bizi de iyi hissettiriyor. Belki diğer programlar da iyi hissettirir, şans vermenizi salık veririm.
bizi dinlediğin için çok teşekkür ederiz ayşe.
sen bahsedince aklıma düştü, zaha hadid anısına lokma olayı. gülümsedim. o kadar sızlanmalarımızın içinde güzel günlerimiz de olmuştu orada. seni saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
bir sonraki programda görüşmek dileği ile.
tu hum it mey konsörn,
Okulumun güzel sanatlar fakültesi ve öğrencileri, lokmanın bu denli hypsterize edilmediği bir kültürel iklimde, rahmetli Zaha Hadid’e bu taraftan lokma ısmarlayarak gönlümü kazanmışlardı her ne kadar okulun akademik yükümlülüklere dair sızlanmalarını kimi zaman abartılı bulsam da. Belki de programda da belirtildiği gibi o sergilerle Balçova’da adeta Pratt Institute havası oluşturulmasına gizli gizli haset duyduğumdan böyle düşünüyorumdur : )
İkinci olarak, titrerim mücrimmmm gibi düşündükçe siyasal islama heder olan 20 i yaşlarıma! Kişisel olarak 2016’da mezun olduktan sonra erken 2000’lerin ki benim ortaokul lise dönemlerime denk düşüyor, yüksek öğrenimde olmak için göreli olarak iyi bir dönem olduğunu düşünmeye başlamıştım. Zaten bir müzik bloğunda (manyetik bant) Akbank Caz Festivali’nin Edirne ayağına dair gözlemlerin yer aldığı yazıda da benzer şeyler dile getirilmişti. Linki de şöyle iliştireyim: https://manyetikbant.me/akbank-caz-festivaliyle-kampuste-caz-edirnede-guz/
Aaaa asıl bahsetmem gereken noktayı unutuyordum. Ben bu programda emeği geçen herkese teşekkür etmek istiyorum. tam bir kaygı fırtınası halinde geçen tez yazma sürecimin özellikle son birkaç ayında programı dinlemek daha iyi hissettirdi beni. Şayet enstitümün tez yazım kurallarında acknowlegment kısmı olsaydı orada da belirtecektim : )
Alkışlarla yaşıyoruz. Alkışların önemine ise Jim Jarmusch’un “Only Lovers Left Alive” filminin,
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin geçerliliğinin vampirleri de kapsadığını belirttiği müstehzi sonunda tanık olmuştuk.
En azından birinin iyi hissetmesine aracılık ettiğimizi bilmek, bizi de iyi hissettiriyor. Belki diğer programlar da iyi hissettirir, şans vermenizi salık veririm.
bizi dinlediğin için çok teşekkür ederiz ayşe.
sen bahsedince aklıma düştü, zaha hadid anısına lokma olayı. gülümsedim. o kadar sızlanmalarımızın içinde güzel günlerimiz de olmuştu orada. seni saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
bir sonraki programda görüşmek dileği ile.