Rutin hayat canınızı sıktığında, hayat tatsız tuzsuz çok acı geldiğinde, moraliniz bozulduğunda…. düşünün ki Radyo Karavan gezisi diye bir şey var. Ve o geziye gittiğinizde hayat çok güzelleşecek.
Sevgili başkan, sevgili enişte; sevgili Yakup, Çiğdem, Taner, Deniz (Ç.Hemşin), Gökçe, Recai, Doğa Bilge; gezi arkadaşlarım sevgili Özlem&Deniz, Güçlü, Ayşegül, Gizem; VE SEVGİLİ KARAVAN KARDEŞLERİM!
En şahane programlardan birini dinledim! Umarım -ve sanırım- radyolarının başında (😅) heyecanla başkan&enişteyi dinleyen bütün kardeşlerim de, biz geziyi bilfiil yaşayanlar kadar zevk almışlardır.
Şahane anlatım ve katılımlardan sonra ben de çuşa gelip bir iki satır yazayım dedim:
Başkanın -haklı olduğu kadar😅- anlatım özürlü biri olarak, hiç değilse yazıyla biraz daha iyi meram anlatabileceğimi düşündüm. (Bu bapta, programın sonuna doğru Güçlü kardeşimin benim için zikrettiği “yazılıyorum”un doğrusu “yazılıyorsun” olacaktı ki, buradan kastım da “bak seni -başkanla muhabbetini- kıskanıyorum, ve beni gölgelerde -merdivensiz😅- bıraktığın her ânı yazıyorum-kaydediyorum ona göre!” şeklinde bir espri olacaktı (olamamış/sıklıkla başıma geldiği üzere😅/Bu arada muhabbet, hatta daha çok gülme ‘krizleri’😅 o kadar yoğundu ki, hemen her seferinde istisnasız bu ‘krizlere’ daha az yoğun olmamak üzere dahil olan Ayşegül hanıma; bir seferinde verdiği “ben de niye güldüklerini bilmiyorum ama gülmekten de kendimi alamıyorum” şeklindeki cevabına atfen, “Siz niye gülüyorsunuz Ayşegül Hanım?)” şeklinde bir replik geliştirip ben de bu toplu gülme ayinlerine katılmaya başladım!😂)
Aslında, gerek başkan, enişte, Ayşegül, ve Güçlü’nün güçlü (enişte taktiği😅) anlatımları; gerekse canlı yayına katılan Ç.Hemşin’li ve Sürmene’li arkadaşlarımızın katkıları ötesinde -sübjektif algılarım dışında/ki, benim gibi hantal-laşmış biri için bayağı zorlu, gerçekten filim gibi bir ralli-etap (😅) olmasına rağmen, dile getirilen muhteşem sinerji ile bu zorlu gezinin üstesinden gelebildiğimi söyleyebilirim!- söylenecenecek fazla da birşey yok.
Bir de Sürmene Bıçakçısı’nın ritüelini zikredeyim: Eline aldığı her bir bıçakla, tırt tırt ince kartvizit kartonları kesi kesiveriyordu mütemadiyen; kıldan ince kılıçtan keskin hesabı o gada yani!😅😍 Kalın saalucaknan…
Rutin hayat canınızı sıktığında, hayat tatsız tuzsuz çok acı geldiğinde, moraliniz bozulduğunda…. düşünün ki Radyo Karavan gezisi diye bir şey var. Ve o geziye gittiğinizde hayat çok güzelleşecek.
Sevgili başkan, sevgili enişte; sevgili Yakup, Çiğdem, Taner, Deniz (Ç.Hemşin), Gökçe, Recai, Doğa Bilge; gezi arkadaşlarım sevgili Özlem&Deniz, Güçlü, Ayşegül, Gizem; VE SEVGİLİ KARAVAN KARDEŞLERİM!
En şahane programlardan birini dinledim! Umarım -ve sanırım- radyolarının başında (😅) heyecanla başkan&enişteyi dinleyen bütün kardeşlerim de, biz geziyi bilfiil yaşayanlar kadar zevk almışlardır.
Şahane anlatım ve katılımlardan sonra ben de çuşa gelip bir iki satır yazayım dedim:
Başkanın -haklı olduğu kadar😅- anlatım özürlü biri olarak, hiç değilse yazıyla biraz daha iyi meram anlatabileceğimi düşündüm. (Bu bapta, programın sonuna doğru Güçlü kardeşimin benim için zikrettiği “yazılıyorum”un doğrusu “yazılıyorsun” olacaktı ki, buradan kastım da “bak seni -başkanla muhabbetini- kıskanıyorum, ve beni gölgelerde -merdivensiz😅- bıraktığın her ânı yazıyorum-kaydediyorum ona göre!” şeklinde bir espri olacaktı (olamamış/sıklıkla başıma geldiği üzere😅/Bu arada muhabbet, hatta daha çok gülme ‘krizleri’😅 o kadar yoğundu ki, hemen her seferinde istisnasız bu ‘krizlere’ daha az yoğun olmamak üzere dahil olan Ayşegül hanıma; bir seferinde verdiği “ben de niye güldüklerini bilmiyorum ama gülmekten de kendimi alamıyorum” şeklindeki cevabına atfen, “Siz niye gülüyorsunuz Ayşegül Hanım?)” şeklinde bir replik geliştirip ben de bu toplu gülme ayinlerine katılmaya başladım!😂)
Aslında, gerek başkan, enişte, Ayşegül, ve Güçlü’nün güçlü (enişte taktiği😅) anlatımları; gerekse canlı yayına katılan Ç.Hemşin’li ve Sürmene’li arkadaşlarımızın katkıları ötesinde -sübjektif algılarım dışında/ki, benim gibi hantal-laşmış biri için bayağı zorlu, gerçekten filim gibi bir ralli-etap (😅) olmasına rağmen, dile getirilen muhteşem sinerji ile bu zorlu gezinin üstesinden gelebildiğimi söyleyebilirim!- söylenecenecek fazla da birşey yok.
Bir de Sürmene Bıçakçısı’nın ritüelini zikredeyim: Eline aldığı her bir bıçakla, tırt tırt ince kartvizit kartonları kesi kesiveriyordu mütemadiyen; kıldan ince kılıçtan keskin hesabı o gada yani!😅😍 Kalın saalucaknan…
MAdem anatalmıyorsun bar ifotosunu çekseydin aYça, var mı manzara fotosu?
Dunyanin bir ucundaki bir laz olarak muthis keyif aldim programdan.. acayip gururlandim, hasret giderdim.. ne guzel anlattiniz!!
Saolun, varolun..