Malumunuz Taksim’de LGBTİ Onur Yürüyüşü vardı. Bütün gün evde oturup yeterince sıkıldıktan sonra günüme macera katayım ve bu güzel ortamın da tadını çıkarmaktan kendimi mahrum etmeyeyim dedim. Hem keyifli hem de olaylı olan bu yürüyüşten çektiğim bir kaç fotoğrafı da sizlerle paylaşmak istedim..
Meydana gidişimden itibaren sırasıyla izlenimleri anlatayım bir yandan sizlere… Efendime söyleyeyim, Kabataş’tan fünikülere binip öyle geçeyim dedim Taksim’e. İstasyona girdiğim anda karşılaştığım kalabalık müthişti, insanlar artık akbil basma sırasını beklemeyip turnikelerin üzerinden atlayarak, sloganlar ata ata gidiyordu fünikülere. Aracın içinde herkes hep bir ağızdan “Nerdesin aşkım? Burdayım aşkım! Ay ay ay..” diye diye 3 dakikalık Kabataş-Taksim yolculuğu tamamlandı. Fünikülerden inip meydana çıkana kadar istasyonun içi yine aynı seslerle inledi tabii.
Meydanda çok fazla bir kalabalık yoktu başta, herkes elinde düdük-pankart-bayrak şen şakrak bir modda sloganlar atıp, göbek atıp eğleniyor haldeyken etraftaki polis abilerimiz sokak köşelerinde beklemekten sıkılmış herhaldeki bir anda önümüze barikat kurup istiklale doğru geçmemize engel olmaya başladılar. Tünel”den meydana doğru gelen asıl kafileyi karşılayamadık anlayacağınız. Üstüne üstlük bir anda hiçbir sorun yokken tazyikli su sıkmaya başladılar ve bir ufak da biber gazı aldık çok şükür! Gezi’den beri gaza maruz kalmayanlar “özlemişiz be, ohh biber!” diyerek olayı sevimleştirse de hepimiz topuklayarak kendimizi Cihangir tarafında bulduk nihayetinde.
Cihangir meydanına gelene kadar iki posta daha tazyikli su ile itelendik orayı hiç bahsetmiyorum. Bir düdükler-sloganlar eşliğinde göbek atılırken hemen ardından “su sıkıyorlar koşun” diyerek aşağı kaçış döngüsü içerisinde indik aşağıya. Cihangir meydanı nispeten daha sakindi. Bir eğlence söz konusuydu en azından.
Günün sonunda, basit bir farkındalık yaratmak adına üç beş slogan atarak, eğlence odaklı bir yürüyüş yapılmasını çok gören zihniyete bugün fazlasıyla sövmekten başka bir şey kalmadı elimde. Bu izlenimleri sizinle paylaşırken azıcık edebiyat yapıp bu güzel ve anlamlı günü sizlere daha bir altı dolu cümlelerle anlatabilmeyi isterdim ama yazma konusundaki kabiliyetsizliğimi mazur görün… Adios!
Harika lan! Daha nolsun. Sen de istiyon hep Tolstoy hep Tolstoy.