1985 doğumluyum 31 yaşındayım ben bile Ceyar kim Bobi kim bilmiyorum Dallas’ı izlemiş olanlar en iyi ihtimalle 45 civarıdır, bence siz ikisi de ikiniz değilsiniz 🙂
Gökhan seni çok seviyoruz ama Orhan Pamuk’un yazarlığı hakkında söylediğin şeyler önyargılı olduğu yüz metreden belli olan ve feci halde de ezberlenmiş cümleler bence. Hatta o kadar kalıplaşmış şeyler söylüyorsun ki, atıyorum kendi halinde benimsediği manyak manyak düşüncelerin dışında hiçbir şeyi kabul etmesi mümkün olmayan böyle enteresan bir milliyetçi vatandaş kafasında laflar bunlar. Yani ne bileyim Pamuk’u bu kadar basitleştirmek de komik duruyor aslında. Ama yanlış anlaşılma olmasın sempatik bir gülümseme bu. Mesela Cevdet Bey ve Oğulları’nı okumanı gerçekten isterdim Gökhan. Zaten Pamuk’u sizin gibi güzel insanlar sevmiyorsa genelde onu okumamış olmalarından kaynaklanıyor bu. Okusan yemin ediyorum çok seversin :)) Neyse program müthiş gidiyor. Selamlar…
Orhan Pamuk’un Nobelinin altında ermeni meselesindeki tutumun mükafatlandırılmasının olduğunu duyunca şaşırdım ve şöyle düşündüm acaba Dylan’ın kinde de Kızılderili yandaşı olmak mı var
🙂 Hepimizin entelektüel oluşumunda bazı kör noktalar olabiliyor galiba
Üstad,
Bazı şeyleri içinde bulundugumuz cografyanın yarattıgı ruh halinden bagımsız deperlendiremiyor olabiliriz, ama Bob Dylan da Karslı değil miydi zaten? 🙂
Entellektüel olulumdaki körlükler çok hoş bir tabir olmuş, dogru olabilir gercekten. Ama ben yine de bu konuda biraz daha çamura yatmaya devam edicem galiba 😀
Süper Bir giriş oldu programa tebrik ve taktir ediyorum sizleri.
muhabbet kaynak
çözelim şu dyson işini nereye götürülecekse geleyim götüreyim 😀
benim çocukluğumda arçelik marka süpürgemiz vardı. o dönem yüksek katlı bir binada 6. katta oturuyoruz, makine bir çalışıp bir duruyordu. hiç unutmam bir gün annem sinirlendi ve balkondan aşağıya attı. sizi dinlerken arızalı süpürge muhabbetinde hep aklıma gelir.
Hırsızlık olayı üzücü bir durum, çok geçmiş olsun.
Günümüz Türkiye’sinde maalesef buna şükür diyoruz.
Sevgili İbrahim,
Hislerimiz ortak, anlatmak imkansız….
Dyson konusu inşallah bu hafta çözülecek, takipteyim ama annen de ayıp etmiş yahu, o kadar da değil sanki? 😀
Birde naçizane fikrim;
Sizlerden biri bobi veya ceyar olamaz yakışmıyor
sizler;
Marx ile Engels
Coen Gardaşlar
Robinson Crusoe ve Cuma
Hugo ile Tolga Abi
Tsubasa – Misaki
Mustafa Keser ve mendili
Karpuz ile Peynir
Ferhat Göçer ve kulaklığı
gibi ayrılmaz ikilisiniz
Ben sizleri iki ayrı kişi olarak değil tek bir bütün olarak görüyorum 😀
Robinson ve Cuma konuyu bambaşka bir mecraya taşıyacak, başka polemiklere yol açacaktır. O yuzden olacaksan tokmak ol demişler, Coen kardeşler mesela
ama dikkat Warshowski biraderler pardon kızkardeşler değil 😀
dilos yukarida bir yerde bazilarimizi saglam gommus.. ben bile hatirliyorum ceyari babiyi. 1985′ te benim mahallede cetem vardi.
hala bivis bathed olabilirsiniz (bunu hakaret olarak soylemiyorum, bildigin hayraniydik bir zamanlar – MTVnin Mtv oldugu yillar- Dilos sen bilmezsin o zamanlari)
karpuz peynir ikilisini goruyor raki kavun peynir olarak arttiriyorum.
program arsivde bir yildizla yerini aldi. tebrikler.1 kasim Cumhuriyet gazetesi bana da ulasti sakliyorum
Orhan Pamuk okumayi severim. elestirebilecek kadar kitap okumuslugum yoktur politik durusunu degerlendiremeyecek kadar da apolitikimdir. belki Nobel’ lik bir yazar olmayabilir ama Babamin Bavulunu o salonda Turkce okurken gururlanmistim.
hic Dyson ‘ i olmamis biri olarak o Dysonin basina gelecekleri heyecanla takip ediyorum.
Beaves Butthead’i biliyorum ama Ceyar tek kanallı zamanlardan kalma değil mi, ben evin en küçüğü olarak zorla kanalı değiştirdiğim zamanları hatırlıyorum, Ceyar ve Dallas’ı hiç izlemezdik, televizyonda yoktu sanki.
Orhan Pamuk için de şu şekilde yorum yapayım, adamın birkaç kitabını okudum; Cevdet Bey ve Oğulları; Sessiz Ev, Kar, Benim Adım Kırmızı. Bence adam Nobel’i haketmiyor, adam epey esinleniyor başka eserlerden, özgün değil. Yaşar Kemal gibi bütün dünyayı etkilemiş bir yazar dururken bu ödülü neden Orhan Pamuk’a verdiler anlamadım.
Ermeni meselesi ile de şunu eklemek isterim; bu mesele tarihi bir olgu. Olguya yaklaşırken inançlarımızdan ari olarak değerlendirmemiz lazım. Yani bilimsel bir bakış açısından bakmadan sadece siyasi görüşlerimize dayanarak hayır soykırım yoktur veya evet soykırım vardır demek bana yanlış geliyor.
Bana fikrimi soracak olsanız, bu ülkede gayrimüslimlerin korkunç şeyler yaşadığını, mülkiyetin ve sermayenin el değiştirmesi uğruna büyük acılar çektiğini biliyorum, sistemli bir soykırım mı yapılmış ondan emin değilim; bence bu sorunun cevabı benim açımdan “bilmiyorum” dur. Çok ayrıntılı bir inceleme/okuma yapmadan sorunun cevabına evet/hayır demeyi uygun bulmuyorum.
Mesele Orhan Pamuk’u sevmek ya da yazdıklarından filan hoşlanmamak değil aslında. Yani acımasızca davranmak yerine şöyle bir nefes alıp, sakinleşip onun en başından beri bir yazar olduğunu akla getirmek de bir yöntem olabilir gibi geliyor bana. Böyle düşünüce Nobel’i alma konusuna da belki daha soğukkanlı yaklaşabiliriz. Yani Nobel vermek bile o zamanın konjonktürüne, siyasal iklimine veya onlarca ilgili/ilgisiz mevzuya bağlı olabiliyor. Hepimiz bunun farkındayız ve hepimiz biliyoruz bence; 10 yıl önce buralar Nobel vermeye daha müsaitti :)) Eee Pamuk da bunun için özellikle bazı şeyleri zorlamış olabilir. Yine de benim açımdan ne olursa olsun anlatma tarzını sevdiğim bir yazar. Hatta (bunu tekrar bir tahmin olarak söylüyorum) pek okunmadığı için de yazdıklarının dışında başka başka konularla değerlendirilen ve olumsuz imajlarla akıllara yerleşen biri. Hepsini geçtim, bu topraklarda yaşayan 20 değerli yazarımız varsa onlardan biridir en azından. Bu tarafından bakınca seveni de sevmeyeni de ortak bir noktada uzlaşabilir galiba. Herkese sevgi ve selamlar.
Arkaaşlar dinliyorum,puro mevzuu doğrudur,ölmeden önce yapılması gereken en önemli şey yaşamaktır,siz bu girişi her hafta yapın,biz her hafta dinleyelim.Kaç oldu program 150?Kolay gelsin.
Ceyar’la Babi arasında illa bir seçim yapılacaksa bence de Gökhan Babi için daha uygun bir aday. Eşref için ise benim aklımda 40’ına yeni basanları bile zorlayacak bir adayım var. Filamingo Yolu’ndan Şerif Taytıs.
Bobi kesinlikle Gökhan…:)
Ustad, o konuda konsensus saglayamadık, o yuzden ben Pamea, Eşref de Sue Ellen olsun dedik. 🙂
yav anlayamadın mı bu ceyarlığıı? su elın olarak elinden düşürmediği viski bardağının maliyetini prodüksiyona kakalamaya çalışıyor be. ceyar o yav.
elimde viski bardağıyla yazdım bu latifeyi:))) asıl su elın benim lannn.
hepimiz sue ellen’iz 🙂
Hazırlık yapınca programlar daha başarılı oluyor kanımca:)
1985 doğumluyum 31 yaşındayım ben bile Ceyar kim Bobi kim bilmiyorum Dallas’ı izlemiş olanlar en iyi ihtimalle 45 civarıdır, bence siz ikisi de ikiniz değilsiniz 🙂
Hepimiz Pluton’uz 🙂
Gökhan babi…jr yok aranızda.
Babi olmam yönünde yogun baskı var, sizleri kıramıyacagım 🙂
Hısızlık konusunda çok geçmiş olsun çok sinir bozucu…
Tesekkurler, sinir bozucu ama hayat da devam ediyor diğer yandan.
Gökhan seni çok seviyoruz ama Orhan Pamuk’un yazarlığı hakkında söylediğin şeyler önyargılı olduğu yüz metreden belli olan ve feci halde de ezberlenmiş cümleler bence. Hatta o kadar kalıplaşmış şeyler söylüyorsun ki, atıyorum kendi halinde benimsediği manyak manyak düşüncelerin dışında hiçbir şeyi kabul etmesi mümkün olmayan böyle enteresan bir milliyetçi vatandaş kafasında laflar bunlar. Yani ne bileyim Pamuk’u bu kadar basitleştirmek de komik duruyor aslında. Ama yanlış anlaşılma olmasın sempatik bir gülümseme bu. Mesela Cevdet Bey ve Oğulları’nı okumanı gerçekten isterdim Gökhan. Zaten Pamuk’u sizin gibi güzel insanlar sevmiyorsa genelde onu okumamış olmalarından kaynaklanıyor bu. Okusan yemin ediyorum çok seversin :)) Neyse program müthiş gidiyor. Selamlar…
Orhan Pamuk’un Nobelinin altında ermeni meselesindeki tutumun mükafatlandırılmasının olduğunu duyunca şaşırdım ve şöyle düşündüm acaba Dylan’ın kinde de Kızılderili yandaşı olmak mı var
🙂 Hepimizin entelektüel oluşumunda bazı kör noktalar olabiliyor galiba
Üstad,
Bazı şeyleri içinde bulundugumuz cografyanın yarattıgı ruh halinden bagımsız deperlendiremiyor olabiliriz, ama Bob Dylan da Karslı değil miydi zaten? 🙂
Entellektüel olulumdaki körlükler çok hoş bir tabir olmuş, dogru olabilir gercekten. Ama ben yine de bu konuda biraz daha çamura yatmaya devam edicem galiba 😀
Süper Bir giriş oldu programa tebrik ve taktir ediyorum sizleri.
muhabbet kaynak
çözelim şu dyson işini nereye götürülecekse geleyim götüreyim 😀
benim çocukluğumda arçelik marka süpürgemiz vardı. o dönem yüksek katlı bir binada 6. katta oturuyoruz, makine bir çalışıp bir duruyordu. hiç unutmam bir gün annem sinirlendi ve balkondan aşağıya attı. sizi dinlerken arızalı süpürge muhabbetinde hep aklıma gelir.
Hırsızlık olayı üzücü bir durum, çok geçmiş olsun.
Günümüz Türkiye’sinde maalesef buna şükür diyoruz.
Sevgili İbrahim,
Hislerimiz ortak, anlatmak imkansız….
Dyson konusu inşallah bu hafta çözülecek, takipteyim ama annen de ayıp etmiş yahu, o kadar da değil sanki? 😀
Birde naçizane fikrim;
Sizlerden biri bobi veya ceyar olamaz yakışmıyor
sizler;
Marx ile Engels
Coen Gardaşlar
Robinson Crusoe ve Cuma
Hugo ile Tolga Abi
Tsubasa – Misaki
Mustafa Keser ve mendili
Karpuz ile Peynir
Ferhat Göçer ve kulaklığı
gibi ayrılmaz ikilisiniz
Ben sizleri iki ayrı kişi olarak değil tek bir bütün olarak görüyorum 😀
Saygılar.
Robinson ve cuma süper 😀
Robinson ve Cuma konuyu bambaşka bir mecraya taşıyacak, başka polemiklere yol açacaktır. O yuzden olacaksan tokmak ol demişler, Coen kardeşler mesela
ama dikkat Warshowski biraderler pardon kızkardeşler değil 😀
dilos yukarida bir yerde bazilarimizi saglam gommus.. ben bile hatirliyorum ceyari babiyi. 1985′ te benim mahallede cetem vardi.
hala bivis bathed olabilirsiniz (bunu hakaret olarak soylemiyorum, bildigin hayraniydik bir zamanlar – MTVnin Mtv oldugu yillar- Dilos sen bilmezsin o zamanlari)
karpuz peynir ikilisini goruyor raki kavun peynir olarak arttiriyorum.
program arsivde bir yildizla yerini aldi. tebrikler.1 kasim Cumhuriyet gazetesi bana da ulasti sakliyorum
Orhan Pamuk okumayi severim. elestirebilecek kadar kitap okumuslugum yoktur politik durusunu degerlendiremeyecek kadar da apolitikimdir. belki Nobel’ lik bir yazar olmayabilir ama Babamin Bavulunu o salonda Turkce okurken gururlanmistim.
hic Dyson ‘ i olmamis biri olarak o Dysonin basina gelecekleri heyecanla takip ediyorum.
hepinizi ozlemle selamliyorum.
Beaves Butthead’i biliyorum ama Ceyar tek kanallı zamanlardan kalma değil mi, ben evin en küçüğü olarak zorla kanalı değiştirdiğim zamanları hatırlıyorum, Ceyar ve Dallas’ı hiç izlemezdik, televizyonda yoktu sanki.
bir yildiz iyi mi kötü mü onu anlamadık 😀
Dyson dosyası sonraki hafta çözülüyor artık 🙂
Orhan Pamuk için de şu şekilde yorum yapayım, adamın birkaç kitabını okudum; Cevdet Bey ve Oğulları; Sessiz Ev, Kar, Benim Adım Kırmızı. Bence adam Nobel’i haketmiyor, adam epey esinleniyor başka eserlerden, özgün değil. Yaşar Kemal gibi bütün dünyayı etkilemiş bir yazar dururken bu ödülü neden Orhan Pamuk’a verdiler anlamadım.
Ermeni meselesi ile de şunu eklemek isterim; bu mesele tarihi bir olgu. Olguya yaklaşırken inançlarımızdan ari olarak değerlendirmemiz lazım. Yani bilimsel bir bakış açısından bakmadan sadece siyasi görüşlerimize dayanarak hayır soykırım yoktur veya evet soykırım vardır demek bana yanlış geliyor.
Bana fikrimi soracak olsanız, bu ülkede gayrimüslimlerin korkunç şeyler yaşadığını, mülkiyetin ve sermayenin el değiştirmesi uğruna büyük acılar çektiğini biliyorum, sistemli bir soykırım mı yapılmış ondan emin değilim; bence bu sorunun cevabı benim açımdan “bilmiyorum” dur. Çok ayrıntılı bir inceleme/okuma yapmadan sorunun cevabına evet/hayır demeyi uygun bulmuyorum.
Yorumlarda sosyalleşen karavancılara sevgiler 🙂
Mesele Orhan Pamuk’u sevmek ya da yazdıklarından filan hoşlanmamak değil aslında. Yani acımasızca davranmak yerine şöyle bir nefes alıp, sakinleşip onun en başından beri bir yazar olduğunu akla getirmek de bir yöntem olabilir gibi geliyor bana. Böyle düşünüce Nobel’i alma konusuna da belki daha soğukkanlı yaklaşabiliriz. Yani Nobel vermek bile o zamanın konjonktürüne, siyasal iklimine veya onlarca ilgili/ilgisiz mevzuya bağlı olabiliyor. Hepimiz bunun farkındayız ve hepimiz biliyoruz bence; 10 yıl önce buralar Nobel vermeye daha müsaitti :)) Eee Pamuk da bunun için özellikle bazı şeyleri zorlamış olabilir. Yine de benim açımdan ne olursa olsun anlatma tarzını sevdiğim bir yazar. Hatta (bunu tekrar bir tahmin olarak söylüyorum) pek okunmadığı için de yazdıklarının dışında başka başka konularla değerlendirilen ve olumsuz imajlarla akıllara yerleşen biri. Hepsini geçtim, bu topraklarda yaşayan 20 değerli yazarımız varsa onlardan biridir en azından. Bu tarafından bakınca seveni de sevmeyeni de ortak bir noktada uzlaşabilir galiba. Herkese sevgi ve selamlar.
programda da söyledim, bu madalyonun da iki yüzü var, söyenenler ne tam olarak oldu, ne de hiç olmadı diyebiliyorum kendi adıma.
Arkaaşlar dinliyorum,puro mevzuu doğrudur,ölmeden önce yapılması gereken en önemli şey yaşamaktır,siz bu girişi her hafta yapın,biz her hafta dinleyelim.Kaç oldu program 150?Kolay gelsin.
puromdan kıl çıktı, derdimi kime anlatacağım ben şimdi? 🙂
Ceyar’la Babi arasında illa bir seçim yapılacaksa bence de Gökhan Babi için daha uygun bir aday. Eşref için ise benim aklımda 40’ına yeni basanları bile zorlayacak bir adayım var. Filamingo Yolu’ndan Şerif Taytıs.
Taytıs iyiymiş, ilk kötü ama karizmatik adamlardandı kendisi 🙂
bir yildiz hic yildiz verilmemis ortamda iyidir..