Arkadaşlar hiç öyle merhaba, yok efendim sevgili okur mokur ayaklarına girmeden konuya giriyorum zira yaş ilerledikçe kafamda kurguladığım konuları yazıya dökmekte zorlanmaya başladım; unutuyorum ya da konu kafamın içinde dağılmaya başlıyor.

Konumuz yazın gelişiyle birlikte kilo vermek.

Dün Bodrum’a yerleşmiş Aylin’le uzun uzun telefonda konuştuk. Kendisinin ne kadar acaip bir insan oluşuyla ilgili sizlere daha sonra çeşitli yazılar yazarım fakat onun ne kadar zayıf oluşunu söyleyip kaçacağım. Evet Aylin her zaman çok zayıftı. Biz ise Aylin ile te 1991’den, yani üniversiteden beri arkadaş olduğumuz için o benim çeşitli hallerimi bilir. 52 kilodan tutun da ibrenin 90’ı gördüğü hallerimi de bilir. Benim sağım solum belli olmaz. Kah zayıfımdır kah şişko.

Dün telefonda konuştuğumuzda arkadaşının 67 yaşındaki annesinin yüzde yüz ekmeği keserek kilo vermenin en zor olduğu karın bölgesinden verdiğini anlattı. Aylin’in büyük bir yanlışlık içerisinde olduğunu belirtmek için onu sarsmaya yarayan sonnn derece şuurlu bir ses tonuyla “Yalnız Aylin… dedim ve bir süre es verdim ki, söyleyeceklerim daha etkili olsun… Yalnız Aylin… Ben ekşi maya ekmeği yiyorum.” Ve utanması için ona bir süre verdim.

Aylin orada utanacağı, yerin dibine gireceği yerde ne dese beğenirsiniz: “Öküz’cüm, o ekşi mayayı ben yiyebilirim, sen yiyemezsin. 85.5 kilo olmuşsun. Senin artık ekmek yemeğe hakkın kalmamış. Hepsini tüketmişsin. Bütün haklarını.”

Bugün bu satırları yazarken raflardan indirdiğim ve okumadığım için sararan Karatay kitabına kolumu yaslayarak yazıyorum. Kitaba Aylin’in tavsiyesiyle bugün başlıyorum. Çünkü Allah’ın işleri işte, Aylin oturup okumuş ve ekmeğin nasıl bir köylü eroini olduğuna uyanmış. Bildiğin eroin gibi bağımlılık yapıyormuş ekmek. Hem de oral obsesyonu da varmış. Onun o bemmmbeyaz pambıh gibi dokusunu dodaklarına değdirdiğinizi bir düşünsenize. Ki, ben nasıl modern bir insanım siz düşünün. Neredeyse köylülük hiç yok bende. Ona rağmen işte ekmek deyince akan sular duruyor.

Aylin’in demesine göre ekmeği sıfırın da sıfırına indirince olay çözülecekmiş. Yani hayatımdan yüzde yüzzzzzz ekmeği çıkardığımda, o yokmuş gibi davrandığımda kilo verecekmişim.

Fakat bu kilo verme takıntısının Zerrin Özer gibi hayatıma saplanmasını istemiyorum. Ben bazen zayıf, bazen şişman olabilirim. Mesela beş senedir sürekli işlerden atıldığım için korkudan kendimi yemeye verdim. Bence bu şekilde bünyem geleceği garantiye alıyordu.

Her neyse bu yazıyı okuduktan sonra hep birlikte ekmek yemeyi bırakıyoruz okey mi?

4c7f2b07-0ff0-40f3-ac79-ba1fc1898e39

Saygın programcılarımızdan Özlemcim Official’ın dün Kardaşyan ile ilgili takma göt operasyonundan sonra attığı tiviti neden paylaştığıma gelince… Evet gözlemeci götü diye bir şey var. Oturduğu yerde hani tandırın başında gözleme yapan halalar. İşte götler o halalara yetişmeden şu ekmek işine, gözleme işine bir son vermemiz gerek. Haydi göreyim bizi.