Dünyadaki bütüüüüün sevmediğimiz insanları bir yere toplayıp, yakalım. Küllerini de uzaya ilk çıkana verelim, savursun boşluğa. Dünyada onlara ait hiçbir şey kalmasın.
Aklınıza şapşik Lebowski’nin o sahnesi geldi mi kül savurmak deyince? Bir tek benim aklıma mı geldi : ( Üstümüze başımıza sinmesin onların kül kokuları. bkz. https://www.youtube.com/watch?v=_4ezPvzKe5M
Benim en yakın zamanda sinirlendiğim ise bir çiçekçi. ÇİÇEKÇİ. Çiçekçi dediğin, aslında naif, sevecen, nonniş gibi bir şey olarak tınlıyor değil mi… Keşke öyle olsalar… Keşke her çiçekçi Hightower gibi insan olsa… Hatırlayamayanlar için bkz Hightower insanı. https://t.line.do/5fh-4/ASB
Mevzuu şu ki; meyve veren ağaçtan dökülen meyveler için “dikkinimin ini pisliniyir” diyen ve dalları kesen ÇİÇEKÇİ var benim mahallemde. ABV.
Ben böyle saçmalık, ne duydum, ne gördüm. Kardeşim, şimdi sosyal mesaj filan veriyor gibi
oluyorum komedi sayfasında da yani sen nasıl bir insansın ki, bir ağacı budama bahanesiyle dükkanının önünü açıyor ve döküleni temizlemekten üşeniyorsun. Ayrıca meyvelerin dökülmesi de ayrı fantastikomadrid bir olay. Onlar dökülmeden toplanır benim bildiğim. Be Allah’ın… Neyse lan bir şey demiyorum. Bir almancı atasözü vardır. Yuvan Yıkılsın Almanya diye. Bu kadar büyük konuşamam da, sen o dallardaki kuş yuvalarını yıktın dayı! Bunun bir ceremesi olacaktır elbet.
Çok üzdün!..

Baba ne diyor bir şarkısında;

Kapansın gözlerim bitsin bu hayat
Artık yaşayacak gücüm kalmadı
Umut vermez oldu yaşanan hayat
Dünyayı görecek gücüm kalmadı.
Not: Bizi sırtında taşıyan doğaya saygılı olmak zorundayız pampişler.
Babaya selam, damara devam. 
https://www.youtube.com/watch?v=_4ezPvzKe5M