150114222958_yasar_kemal_624x351_gettyimages

Yaşar Kemal’in adı Nobel adayları arasında geçerken küçük bir kızdım. Koca bir kadın olduğumdaysa, plajda Norveççesinden Yaşar Kemal okuyan süper model gibi bir kıza rastladım. Sırf bu yüzden içimden ona bira ısmarlamak geldi. Keşke yapsaymışım…

Yaşar Kemal Türklerle Kürtlerin birlikte ürettiği en büyük değerlerden. Van’da başlayıp Vaniköy’de biten hayatı boyunca sanki kocaman bir dağın tepesinde oturup, dünyayı seyrediyormuş gibi yazdı da yazdı. Hiç durmadan yazdı. Ama iri cüssesi, gür sesi ve bulunduğu yeri dolduran heybetli mevcudiyetiyle, pekala bizzat dağın kendisi de olabilir Yaşar Kemal.

Bilge ve sevecen bir insan, Homerosoğullarının soyundan usta bir anlatıcı ve her zaman haksızlığın karşısında ve ezilenin yanında durmuş cesur bir siyasi figür. Katiyen ıskalanmasın, aynı zamanda çok büyük doğasever. Yaşadığı toprağı en küçük dikeni ve otuna kadar anlayan; kurdu kuşu, börtüyü böceği ayırmadan Çukurova’nın bütün canlıların kaydını tutan gerçek bir çevreci.

Ona hiçbir şey için teşekkür edemiyorsak bile, bu toprakların diline kattığı rengarenk binbirçeşit zenginlik için; o güzelim “Yaşar Kemal Türkçesi” için bile minnettarız. En basitinden etrafınızdaki “Cerenler”  ve “Pürenler” bile şahane isimlerini bir ihtimal ona borçlu.

Bir şey daha var: “İnce Memed”in içinde yaşadığı kitapları çok “kalın” bulup yanına yaklaşmaya korkanlar olabilir. O doğa tasvirlerinin coşkunluğunda boğulacağını düşününler olabilir. Normal. Ama bu koca yazarın yarattığı o nefis alemden mahrum kalmak için geçerli bir bahane de değil hiç. Niyetiniz iyiyse,  “Ağrı Dağı Efsanesi” kitabıyla başlayabilirsiniz mesela. Bir solukta okunan bu incecik kitap bile başınızı döndürüp, size Kemal’in pırıltılı dehası hakkında çok iyi fikir verir. Ya da üstadın çocuklar için yazdığı kitaplardan birine baş vurun, ki eşek yaşında çocuk kitabı okumanın muazzam zevkleri apayrı bir yazı konusu. Bir de Kemal gibi bir efsanenin kaleminden çıktığını düşünün…

İnsan ancak Yaşar Kemal gibi bir hayat sürmüşse eğer, 92 yaşına kadar yaşamanın bir manası var. Dolu dolu, verimli, üretken ve uzun bir ömür… Yokluğu karşısında “Ya hiç yaşamasaydı?” diye düşünüp avunmak da mümkün. Şahsen bu dünyadan bir Yaşar Kemal geçtiği için çok mesut ve bahtiyarım.