Aradaki kaçamaklar hariç hep düzgün besleniyordum. Spor desen zaten ömür boyu. Fakat her sabah orada, her akşam orada duran, altında spordan ötürü kasların olduğunu hissetsem de üstü minik bir yastıkla örtü gibi duran göbek yağları oradaydı işte.

İnsülin direncinin bu gitmeyen göbeklerin en büyük sebebi olduğunu öğrendim, gidip ölçümler yaptırdım ve evet bende insülin direnci varmış. Hatta şöyle de büyük bir laf ediyim, her dört göbeklinin üçünde insülin direnci çıkıyormuş. Tek tip, paketlenmiş, işlenmiş gıdalar, Omega 3’ü az almak, her türlü şeker en baş sebepleri. Bu durumun net bir tedavisi olmamakla beraber en güzel yönü “yönetilebilir” olması.

Ey ayva göbek, sen mi büyüksün ben mi dedim, ve işte çıkarımlarım;

  • Günde 2689362874961 adım atmak yerine antrenman şeklimi değiştirdim. Bir çok çalışma göstermiş ki kısa ama etkili antrenmanlar kas kütlesini arttırıyor. Kas dokuları da yağ dokusuna göre 3-5 kat daha fazla fazla enerji yakmakta. Yani daha fazla kas kazandıkça otururken bile daha fazla kalori yakarsınız. 2 saat düşük güçte bir antrenman yerine 30 dk yoğun bir program bu konuda size çok daha yardımcı olacaktır. Önemli olan o 30 dakikayı nasıl geçireceğimiz, ve zamanla yoğunluğu arttırmamız. Örneğin mekik yerine tüm vücudu çalıştıracak basit ağırlık çalışmaları her zaman tercih sebebi. Bununla ilgili yaptıklarımı da yakında paylaşırım, sandığınız kadar zor olmadığını göreceksiniz.
  • Beslenmeye bir ince ayar daha çektim. Hep diyorum, yine diyeceğim, işin yüzde sekseni beslenme. Bu işi çözmedikçe dünyanın çevresinde bir tur koşun olmaz. Bir önceki yazıda genel olarak uzun uzun tam olarak ne yenir ne yenmez yazdım. Fakat göbek odaklı tekrar düşünecek olursak işlenmiş gıdalardan vazgeçmezsem bu işin olmayacağını anladım.
Temsili göbek
Temsili göbek

Şeker ve tahıl içeren herhangi bir gıdanın hayatımdaki rolü artık çok az. Yemeklerden sonra sağlıklı diye kova ile önümüze konulan meyveler de buna dahil.

En basit anlatımıyla şekerden yağa giden kötü bir döngü var sürekli içimizde işleyen.

En önemli iki ana değişiklik;

1. İşlenmiş gıdalara ölüm!

Yapabiliyorsanız daha çok çiğ olarak gıdaları tüketin. Artık bazı işletmelerde çiğ sebzelerle yapılan smoothieler yer almaya başladı.Hemen kurumsal öğlen yemeği mutluluklarımı anıyım. O şekerli meyve suları yerine çiğ sebze sularını marketlerde göreceğimiz günler geldi. Yaşasın. Tereyağını, peyniri pakete girmemiş, doğalından bulmaya çalışın.

2. Azalttığınız karbonhidrat yerine sağlıklı yağlar koyun

Yağ vücudumuzun yakıtı. “Zaten göbekteki yağı yakmaya çalışıyoruz, yağ mağ alamam” derseniz en büyük günahı işlemiş olursunuz. Mısır, ayçiçek, kanola, margarinden bahsetmiyorum, onlara gözucuyla dahi bakmıyoruz. Fakat doymuş yağlar yağ yakımımızı ve kilo kaybımızı tetikleyecektir. Müthiş yağlara tekrar bakalım; zeytinyağı, doğal tereyağı, tüm çiğ kuruyemişlerdeki yağ, hindistancevizi yağı, yumurta sarısındaki yağ ve avakadodaki yağ, omega 3.

Tüm bu süreçte bazılarımız sonucu hemen görürken bazılarımız uzun bir süre beklemesi gerekecek. Ben ikinci kısma girdim, isyanlarım oldu ara ara, demek ki bana uygun değil bunlar dedim ama yok öyle birşey. Önemli olan azimle devam etmek, zaten tüm bunları uygularken göreceksiniz, artık bir oyuna dönüşecek hayatınızda. Gittiğiniz yerlerde kendinize uygun yiyecek bulma, bir önceki günden daha iyi bir antrenman yapma yavaş yavaş güzel bir rutine oturacak.

Toplamda verdiğim sadece 4 kilo olmasına rağmen gören “sen 10 kilo verdin heralde” diyebiliyor. Bu da size motivasyon… Vücudun görüntü olarak değişim sürecini de daha sonra konuşuruz.

Hadi gitsin artık şu ayvalar!

candace_flynn_bloated____and_still_eating_by_juacoproductionsarts-d7fbf3t